İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Gizemli Tarih Oyunu – Geçmişin izleri meraklı zihinlere ulaşıyor..


İnceleme: Songül Bozacı

Üzerinde yaşadığımız dünyanın bilinmeyeni ve bilinenlerini hep bilim insanları sayesinde öğreniyoruz. Birinin bir merakı, bir araştırması, bir düşüncesi, bir fikri ile günümüze kadar gelen birçok bilgiye sahibiz.  Modern çağın sadece algoritmalarla yönlendirilen bir insanlık üzerine evirileceğini eminim hiç kimse geçmişin izleri ile çözemezdi. Bizden belki yüzyıllar sonra bir araştırma yapıldığında bu çağın kültürü kullandığımız aletler, yayınladığımız eserler, oturduğumuz binalar, ürettiğimiz yiyecekler ile çözülüyor olacaktır. Ya da bir tık ile de çözülebilir. Gelecek nesil nasıl bir dünyada olacak fütüristlere sormak gerekir.

Geçmişin izleri bizlere tarih hakkında bilgileri, insanlığın evrimi hakkında ki bu evrimin öyle bir gecede olmadığını bazı çağların 2.5 milyon yıl sürebildiğini, kültürün oluşması, savaşların, yıkımın ve hatta barış antlaşmalarının, güç ve bilginin gelişip günümüze kadar ulaşmasını bize arkeologlar ve onlarla birlikte çalışan birçok farklı disiplin ile birlikte oluşturulan birimlerin bitmeyen çabaları sayesinde ulaşıyor.

Gizemli Tarih Oyunu üç kitap serisi olarak geçmişin izinde günümüz gerçekliklerine de göz attırıyor.  Anne babası ile birlikte ilk kazısına giden bir çocuğun, çağları kronolojik olarak bir oyun kurgusu ile aktarırken bizi geçmişe götüren bilgilerle de donatıyor.

Ülke olarak birçok medeniyete ev sahipliği yapmış olmamıza rağmen o medeniyetleri en az tanıyan ve onları sahiplenen olmak çok üzücü. Tarihi eserlerin ne kadar önemli birer hazine olduğunu, ülkenin her bir bireyinin farkına vardığı zaman ülke olarak gerçekten geçmişine, kültürüne ve oralardan günümüze ulaşan tüm eserlere canı gönülden sahip çıkabiliriz. Bunun içinde ne kadar erken yaşta bu bilinç verilirse ve tüm yaşam boyu devam ederse o bilinç en büyük zenginliğe erişmiş olacaktır birey diye düşünüyorum.

Sevgili Demet Ekmekçioğlu bir arkeolog olarak bu bilinci oldukça keyifli bir anlatımla çocuklara yazdığı “ Gizemli Tarih Oyunu” kitapları ile oluşturuyor. Okuyan her çocuğun yaşadığımız dünyanın geçmişine doğru bir merak oluşturacağı hatta kurgu olsa da bilgisayar oyununu oynamayı düşüneceğini umut ediyorum. Çağlar hakkında bilgiyi, arkeologların neler yaptığına dair bilgileri, bir eseri bulmak onu kayıt altına almak, kazı alanlarının nasıl büyük bir emekle tarihi eserleri ortaya çıkardıklarını kitapları okudukça öğreniyoruz.

Gizemli Tarih Oyunu 1.0 Karain’de Taş Çağı serinin ilk kitabı. Bu kitapta Ufuk ile tanışıyor ve Karain Mağarası hakkında bilgi sahibi oluyoruz. Taş Çağı zamanında kullanılan aletler, o döneme dair yaşam biçimleri hakkında birçok bilgi edinmiş oluyoruz. Ufuk’un ilk kazı gezisi, burada bilgisayar oyunu hazırlama fikri doğuyor ve bu oyunla birlikte öğrendiklerini, resimli günlüğü ile bize birçok bilgi aktarımı yapıyor. Kurguda fantastik bir süreç dahi var. Çok eski çağlardan günümüze kadar gelen ve Karain Mağarası’nın derinliklerinde yaşayan gizemli arkadaşı kim? okuduğunuzda öğreneceksiniz. Hatta gizemli arkadaşı sayesinde Ufuk’un tableti eski çağ eserleri ile enerji akışı kurmasını sağlayarak oyunun içine girebiliyor.

Gizemli Tarih Oyunu 2.0 Göbeklitepe’nin Kayıp Heykeli  serinin ikinci kitabında Ufuk bir yıl sonra ailesi ile birlikte ikinci kazısına katılmak için Göbeklitepe’ye gelir. Bu kitapta çok önemli gerçekler ile tanışıyor okuyucu. İlk olarak Göbeklitepe birçok bilinen tarihsel kronolojik sıralamayı altüst edecek kadar geçmişe yönelik bilgiler çıkıyor. Henüz araştırmalar devam ettiği için şu an sadece vurgu yapılıyor. Göbeklitepe’de bulunan ve kazı ekibinin ertesi gün tamamen gün yüzüne çıkartılması için bekletilen heykel gerçekten çalınıyor ve yıllar geçmesine rağmen hala o heykel bulunamadı. Bu hikâyenin gerçekliğini merak etmeleri bile çocuklar için oldukça önemli. Yaşadıkları coğrafyanın nasıl büyük zenginliklerle dolu olduğunu fakat onları nasıl koruyamadığımız gerçeği ile yüzleşmek can sıkıcı. Bu kitapta Ufuk ile birlikte Gökçe ile de tanışıyoruz. Bir tanıştığımız karakter de köyde yaşayan ve doğa ile kurduğu muazzam bağ ile gönüllere yerleşen Yıldız. Beni en çok bu karakter etkiledi çünkü onun sorgulattığı çok anlamlı bir detay var. O birçok bilgiyi nenesinden öğreniyor. Günümüz çocuklarının kaçı artık büyük büyük anne ve babalardan geçmişin bilgeliğini aktarılmasını yaşıyor. Sözlü kültürel aktarımlar antropologlar tarafından ne kadar kayıt altına alınmaya çalışılsa da nesiller arası geçiş olmadığında yitip gidebiliyor.

Gizemli Tarih Oyunu 3.0 Hitit Güneşi  serinin üçüncü ve son kitabı olarak bu sefer Ufuk’u akran zorbalığı ve siber saldırı yaşayan oyunu ile sürece verdiği tepkisi ile karşılaşıyoruz. Anadolu Medeniyetler Müzesi’nde geçen bu hikâyede öncelikle müzelerde neden laboratuvar olmalı detayını öğrenmiş oluyoruz.  Hitit Güneşi hangi zamanda ortaya çıkmış, yaşadığımız ülkenin başkenti simgesi iken politikacıların o şehrin yaşayanlarının sözlerini dikkate almadan simgenin değiştirilme sürecini de kayıt altına alan bir okuma yolculuğu sunuyor. Uzaklarda yalnızlığı ile mücadeleyi başkalarının yaptıklarını yok etmekte bulan bir çocuk Aten’in, Ufuk’un ona dostça yaklaşması neticesinde değişimine tanıklık ediyoruz.

Gizemli Tarih yolculuğunda üç kitabın okuyucusuna aktardığı çok şey var. Demet Ekmekçioğlu çağın çocukların dilini yakalamış, onların dikkatini çeken bir seri yazarak hem arkeoloji okuma süreci hem de tarihsel bir okuma süreci gerçekleştirmiş. Teknoloji çağının çocuklarına onların kullandıkları araçlarla bir oyun kurgulamış olması pek anlamlı. Kurgusal bir oyun belki ileride hayata geçer. Benim gezdiğim bazı müzelerde oyun masaları var hatta oyunu bitirip tamamladığınızda minik hediyeleri olanları da var. Geçmiş ile bağımız bizi kültürümüz ile bağ kurmamıza sağladığını unutmadan, bu alanda emek harcayan herkese saygılarımızı sunarak keyifli okumalar olsun.

Yazan: Demet Ekmekçioğlu

Resimleyen: Deniz Avcıer

Yayınevi: Kırmızı Kedi Çocuk

Songül Bozacı

Bir yorum

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir